remove
Trendler 19-3-2024 8 Dakikalık Okuma

The Philadelphia Story’nin Eksantrik Kadını Tracy Lord’un Stili

  • 214
  • Baştan çıkarıcı bir komedi filmi olan The Philadelphia Story, siyah beyaz komedi türünün en başarılı örneklerinden birisidir. Birinci sınıf yönetmenlik, iyi oyunculuk ve insan doğasını ortaya seren esprili diyaloglarıyla sadece döneminde değil, günümüzde de kendini seyrettiren nadir yapımlar arasındadır.

    1940 ABD yapımı bu romantik komedi filminin yönetmenlik koltuğunda George Cukor oturmaktadır. Başrollerini ise dönemin önemli oyuncularından Katharine Hepburn, Cary Grant ve James Stewart üstlenmişlerdir. 

    Film, Amerikalı oyun yazarı Philip Barry’nin aynı isimli Broadway oyunundan sinemaya uyarlanmıştır. The Philadelphia Story, oldukça ses getirmiş ve 1940 Akademi Ödülleri’nde 6 farklı dalda Oscar’a aday gösterilmiştir. Film; James Stewart’a En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar kazandırırken Donald Ogden Stewart’a ise En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar kazandırmıştır.

    1955 yılında ise film; Kongre Kütüphanesi tarafından incelenmiş ve kültür, tarih ve estetik açıdan önemli bir değer kabul edilerek ABD Ulusal Film Arşivi’ne eklenmiştir. 

    Şimdi bu zamansız eğlenceli komedi filminin konusuna bir göz atalım!

    The Philadelphia Story Filmi Konusu

    Filmin ana teması, yeniden evlenme komedisi denilen türdendir. Filmde Hepburn, ilk kocası C.K. Dexter Haven’dan (Grant) sert bir şekilde boşanmış ve yeniden evlenmeye hazırlanan mirasçı Tracy Lord’u canlandırmaktadır. Kurnaz diyalogların yer aldığı film romantik komediye bambaşka bir bakış açısı kazandıran önemli bir yapıttır.

    Filmde zeki, güçlü ve eksantrik bir karakter olarak resmedilmiş Tracy Lord, kendisine kalan bir miras sonrasında oldukça zengin bir kadın olmuştur. Zengin olur olmaz da çapkın kocası Dexter Haven’dan ayrılmıştır. Bu ayrılıktan iki yıl sonra Tracy yeniden evlenmek için planlar yapmaktadır. Ancak, saygın bir adam olan George Kittredge (John Howard) ile evlenmek üzere olan Tracy’i farklı bir sürpriz beklemektedir. Çünkü o sırada bir dergide çalışan eski kocası Dexter Haven işleri karıştıracak planlar yapmaktadır.

    Filmde sosyete kızlarının uçucu karakterleri ön plana çıkarması yanı sıra estetik açıdan da büyüleyici sahneleri izleyiciye sunuyor. Kuşkusuz filmin en dikkat çekici ismi ise Katharine Hepburn. Güzelliği ve oyunculuk yeteneği ile izleyenleri büyülemesi yanı sıra neden dönemin önemli oyuncularından olduğunu da kanıtlar niteliktedir.

    Bu çılgın romantizmin yıldızı Tracy Lord, bağımsız olduğu kadar kibirli, tartışmacı ve bir o kadar da çekici bir kişiliktir. Babasının alkolizmi ve kocasının çapkınlığı ile uğraşan Tracy komik görünse de dramatik bir yan sunması açısından rolü daha insani gösterir. 

    The Philadelphia Story, her ne kadar bir komedi filmi olsa da ciddi öğeleri de içerisinde barındırmaktadır. Filmin sadece oyunculuk ve senaryo açısından değil, kostüm ve mekan tasarımları açısından da tam bir şölen sunduğunu söyleyebiliriz.

    Baş Döndürücü Tracy’nin Filmdeki Rolü

    Çok sayıda olay örgüsüyle keyifli bir yol çizen The Philadelphia Story filminin yıldızı tartışmasız Tracy Lord’dur. Filmin baş kahramanı olan baş döndüren güzellik Hepburn ışıltısını bize taşır. 

    Eksantrik bir Philadelphia sosyetesi olan Tracy yaptığı her şeyle dikkat çeker. Bağımsız, çekici, kibirli ve tartışmacı bir karakterdir. Zeki ve komik olan Tracy, bir yandan da dış dünya için bir güç öğesidir. Aklından geçenleri söylemekten hiç çekinmez, erkeklerin ona tapmasını sağlayan özel bir havası vardır. Ancak Tracy ise kendisine tapılmasını değil sadece sevilmeyi isteyen biridir. Güçlü görünen karakterinin ardında çok daha savunmasız birinin yattığını birçok diyaloğunda görürüz.

    Hepburn, gerçek hayatındaki başrol tarzını beyazperdeye Tracy ile taşımıştır. Tracy bu filmin en değerli karakteridir. Giydiklerinden tavırlarına kadar her detayıyla filme ışık olur. Yönetmen film boyunca onun bu tanrıça tarafı kadar göründüğü gibi çok güçlü olmayan ve içinde sakladığı savunmasız bir kız çocuğunu da görmemizi sağlar. Bu durum, Tracy’nin iyi düşünülmüş derinlikli karakter olduğunu gösterirken ve karakteri daha sağlam bir çizgiye de taşır. Film boyunca Tracy karakterinde Hepburn yıldız gibi parlar.

    Tracy’nin Giydiği Her Şey Karakterini Yansıtıyor

    Yüksek standartlarıyla hayata başka bir pencereden bakan Tracy’nin kıyafet seçimleri çok dikkatli yapılmıştır. Tapılası bir kadın nasıl giyinir, güzelliğini nasıl ön plana çıkarır, filmde kolaylıkla görebiliriz. Tracy’nin büyüleyici ve uçarı karakteri giydiği kıyafetlere de yansır. 

    Gündelik elbiselerden güzel dikilmiş takımlara, güzel ve feminen mayolardan baş döndürücü derecede gösterişli elbiselere kadar 40’lı yıllarda özgürleşen kadını yansıtır. Modern kadın imajının oluşturulduğu bu yıllar için Tracy mükemmel bir simge haline gelmiştir.

    O yıllarda kadınların kıyafetleri, yeni bulunan fikirleri temsil ediyordu. Philadelphia Hikâyesi filmi de yeni bir geçişin eşiğinde perdeye çıktı. Bu açıdan kökleri bir yandan yeniye dayanırken bir yandan da hâlâ kısmen 1930’ların ideallerine dayanmaktadır.

    Film için tasarlanan elbiselerde Hepburn’ün kostüm tasarımcısı Adrian’la yaptığı işbirliği, 40’lı yılların başındaki en güzel ve güçlü görünümlerden bazılarını sunar. Siz de Tracy Lord karakteriyle harika görünüm sunan Hepburn tarzını yakalamak isterseniz klasik düz elbise modellerine bakabilirsiniz. Günlük kullanımdan en özel zamanlarınıza kadar şık ve elegan bir görünüm elde etmek için elbise modelleri arasından seçim yapabilirsiniz.

    Tracy’nin giydiği ilk birkaç kıyafet üstünlük duygusunu yansıtır. Şımarık bir mirasçı olan Tracy güçlü görünmeye önem vermektedir. Günlük kıyafetler Hepburn’ün 1940’larda moda haline getirdiği gömlek pantolon takımlarını görmek mümkündür. Hem güçlü bir stil hem de Tracy Lord şıklığı yakalamak isterseniz camel Patricia Pantolon üstüne ekru Briana Bluz tercih edebilirsiniz.

    Mükemmel ev sahibesi fikriyle dalga geçtiği sahnede Tracy geleneksel kadınsı bir kıyafet giyerek göz doldurur. Aynı zamanda da aşırı fırfırlı elbisesi durumun saçmalığını gözler önüne sermektedir. Alay ettiği şeye duyduğu küçümsemeyi bu elbisede görebiliriz. Hepburn’ün filmde giydiği kıyafetlerin çoğu, hangi sahnede yer alırsa alsın, karakterin ruh haline uyacak şekilde tasarlanmıştır. Kendini savunmasız hissettiğinde, her zaman ya mayo ya da sabahlığını giyer. Savunmada ise ya pantolon ya da saçmalığı ve gücü temsil eden gösterişli elbiseleri tercih eder.

    Tracy’nin giydiği elbiselerin en popüler olanı düğünden önceki gece verilen partide giydiği suni ipek gece elbisesidir. Uzun dökümlü ve çarpıcı olan bu elbise oldukça iddialı bir parçadır. Tanrıça benzeri bu kostüm yüksek sınıf tarzını ortaya koyar. Bu elbise birçokları için Hollywood’un favori elbisesidir. Bu elbise günümüzde tüm dünyada çeşitli kostüm sergilerinde sergilenir. Bu gün bile bu tarz bir elbise ile gittiğiniz yerde yıldız gibi parlayabilirsiniz.

    Tracy Lord’un güçlü, bağımsız tarzı yanı sıra etkileyici şıklığını da yakalamak için Sarar kadın giyim koleksiyonlarını inceleyebilirsiniz. Sarar’ın etkinlikleri, haber ve indirimlerinden de haberdar olmak için de e-bültenine üye olabilirsiniz.

    Diğer Makaleler